Hep bir ağacın köklerine benzetilen ve toprağın altına yayılarak yine birbirine bağlanan Kapadokya Yeraltı Şehirleri eski medeniyetlerle ilişkilendiriliyor, çoğunun hangi amaç ile yapıldığı bilinse de nasıl yapıldığı gizemi hala çözülemedi. Tarihçilere göre, bu yeraltı şehirlerinin Hitit döneminde inşa edildiği iddia edilmektedir. Peri bacalarının güzelliğiyle tanıdığımız Kapadokya’ya bir de yer altından baktığımızda bizlere büyük bir gizemin kapılarını aralıyor. ‘’ Peki bu insanlar yeryüzünde, Kapadokya’nın güzel topraklarının tadını çıkarmak yerine, neden yerin 7 kat altında yaşamayı tercih ettiler? ’’ Cevap aslında çok basit. Asla bitmeyen savaşlardan korunmak ve güvende hissetmek için. Bu şehrin altında korunmak için yeraltı şehri oluşturma fikri çok etkileyiciydi. Bu yüzden koleksiyonda ele aldığım noktalardan biri yeraltı şehirlerinde ki korunma içgüdüsüdür. Beni çok etkileyen bu yeraltı şehirlerindeki gizemi, korunmayı ve devamlılığı tasarımlarıma yansıtmak istedim. Giysilerin içindeki kişiyi saklayabilirliği onu dış dünyan izole hale getirecek, içerisindeki insanın gizemini koruyabileceği yönde kumaş tercihlerimi yaptım. Yaptığım tasarımlar giyildiğinde rahat hareket edilse de özgür özgürlüğünün kısıtlanışını hissettirmeyi, içerisindeki sıkışmışlık hissini hissettirmeyi amaçladım. İlk bakışta yumuşak tüf tabakalarının yaratmış olduğu o doğallık göz kamaştırsa da hayatta kalma ve güvende olma isteği ile sığınaklara sıkışmışlık hissini net bir şekilde bizlere yansıtmaya devam ediyor.
